Kamil Kulları yazılı Abdülhamid'e gönderilen fotoğraf. Kıbrıslı Kamil Paşa (Abdülhamid Koleksiyonu) |
Bir gazete tefrikasında tevafuk ve tefekkür ettiğimiz,
hayatı ile ilgili bilgiler bulunan Kamil Paşa ve Şair Eşref ile ilgili hikaye, yüzlerimizi
biraz da olsa tebessüm ettireceğini düşünüyorum naçizane...
Malum-u âliniz büyük heccav ve Şair Kırkağaçlı Eşref, Ruhi
Bey Baba'dan nasipli ve ülkenin karanlık zamanlarındaki aydınlık
yüzlerindendir. Kıbrıslı Kamil Paşa hazretleri ise o dönemlerde sadrazamlık
dahi yapmış son olarak İzmir Valiliği yapmakta iken, Eşref'le münasebetleri
samimi ve pek iyiydi. Tabi istibdat döneminde Abdülhamit-i Sani, baskısını tüm
Osmanlı vilayetlerine olanca hızıyla yaymakta iken, istibdat ve ayrımcılığa
muhalif olanlar ya sürülüyordu, yahut da
öldürülüyorlardı.
Bu Fotoğraf Sinan Çuluk'un blogundan alınmıştır. |
İzmir’in merkez olduğu vilayete 19.Yüzyılda Aydın Vilayeti adı verilmektedir. Daha önce iki defa sadrazam olan Kıbrıslı Mehmed Kamil Paşa, Kasım 1895-Ocak 1907 arasında bir anlamda sürgün olarak Aydın valiliği görevini yürütmüştür. Şair Eşref ile Kamil Paşa ile oldukça hoş diyalogları fıkra halinde anlatılagelmektedir. Kamil Paşa’nın görev süresinde Efes kazıları sürmekteydi. Fotoğraf bu kazı sırasında Oğlu Said ve Şair Eşref'in de içinde olduğu ekip olarak çekilmiştir.
Hikayemiz şöyle;
"Tevfik Nevzad, Kokaryalıda bir yalıya inşaya başlamış.Tertibine göre parası yetişmemiş,gayet hasis tabiatlı olan Şair Eşreften 300 altın ödünç almış. Yalıyı bitirmiş. Eşref parasını istiyor, Nevzad savsaklıyor. Eşrefe borcunu ödemiyor.Eşref kızıyor, diyor ki:
— Ulen Nevzad yalıyı bitirdin. Bâri bir ziyafet ver de yalıyı yağlıyalım.
Deyince Nevzad ziyafeti hazırlatıyor. Lakin tüm çalgıcılar tamam iken yalnız def bulunamıyor.
İçlerinden birisi diyor ki: Komşumuz Haronaçi’nin evinde ud, keman, kanun, daire vardır. Müsaade ederseniz gidip isteyeyim. Eşref:
---Pek âlâ ne duruyorsunuz komşumuz değil mi? Gidip isteyiniz.
— Evet komşumuzdur.
— Öyle ise çabuk getiriniz,vakt-i kerahat geçiyor. Siz def alıp gelinceye kadar kerahat vakti de def olup gidecek.
Bunun üzerine koşuşurlar,
Haronaçiye:
— Def var mı sende
— Var, Şamdan gelme var. Halepten gelme var, Çeşitlisi var.Sedeflisi var, süslüsü var, hangisini isterseniz vereyim. Yalnız bir şartla: ilk fasılda bulunayım.
Eşref:
— Teşrif etsin gelsin, diyor.
Kerli, ferli, sakallı; şehrin valisi Kâmil Paşaya yüzü çok benzer bir Musevi vatandaş çıkıp geliyor.
Uşşak faslı başlıyor…..
“Meyhane mi bu, bezmi tarabhane-i cem mi?”
ve fasıl devam ediyor. Fasıl bittiği vakit de Haronaçi izin alıyor, çıkıyor, evine gidiyor.
Oradakiler:
— Nasıl, beybaba Haronaçiyi beğendiniz mi? Güzel çaldı mı?
diye soruyorlar. Eşref, hiç düşünmeden, aşağıdaki,şiiri söylüyor:
Geldi çöktü meclise vali gibi,
Barekallah çaldı emsali gibi,
Gerçi her telden çalar, amma fakat
DAİRE öz ceddinin malı gibi!
Malûm: Daire def mânasına geldiği gibi hükümet dairesi mânasına da geliyor…
Eşrefin, Vali Kâmil paşaya dokunan hicviyesini, hemen Valiye yetiştirirler. Ertesi günü Kâmil paşa, Eşrefi çağırtır, hicviyeyi eline vererek sorar:
— Bunu sen mi yazdın?
-- Evet, paşam, der, ben söyledim, başkası yazdı. Parasızım, Nevzad'da alacağım var. Paramı istedim vermedi. Eldeki avuçtakini ona verdim ev yaptı, def bulamadılar. Komşu Haronaçi’de varmış, getirttiler. İlk fasıla geldi, iştirak etti, kendisi çaldı, banada ilham geldi, bu şiiri söyledim.
— Pek âlâ. Ya valiyi ne karıştırıyorsun?
Hemen cevap verir;
Tırılım, öyle ki vali-i ali himmet
Cep delik, yok metelik, kise bakırdan hali
Kıyafetçe kalmadı bitpazarından farkım
Sayenizde olalı kaymakam istibdali(değişikliği)
Bunun üzerine Kâmil Paşa, Eşref’i inha ediyor, münhal olan Kula kaymakamlığına tayin olunuyor."
Agora Ören Yeri'nde Kamil Paşa'nın kabirleri |
Yorumlar
Yorum Gönder